Bayram Ayaz
22 May 2018
Ruh, beden denilen Burak atına binmek için yaratıldı. Ete kemiğe bürünüp insan diye göründü. Akıl ve kalp ruhu kanatlandırmak için vardı. Fakat nefs denilen dürtü kaynağının silahlara sahipti. Ruhun özgürlüğüne pranga vurmak için karşısına dikildi. Yasak meyve vakası Adem'den beri bu çatışmayı temsil eden ilk örnek.
Beden kontrolünde yaşayıp giderken, Ramazan geldi ve bu gidişe 'dur' deyiverdi.
Ruh, beden denilen Burak atına binmek için yaratıldı. Ete kemiğe bürünüp insan diye göründü. Akıl ve kalp ruhu kanatlandırmak için vardı. Fakat nefs denilen dürtü kaynağının silahlara sahipti. Ruhun özgürlüğüne pranga vurmak için karşısına dikildi. Yasak meyve vakası Adem'den beri bu çatışmayı temsil eden ilk örnek.
Hayat döngüsünün en yaygın belirleyicisi bedendir. Duyular, dürtüler ve ego bileşenleri. Beden algısı kaçınılmaz bir şekilde zaman dilimlere böler. Üç öğün ile gün kaydına damgasına vurur. Bedeni dinlendirme ihtiyacı ve bakımı için zaman harcanır. Giyim için ayna karşısında seremoniler düzenlenir. Buna benzer ilgiler karşısında beden bir gün kral tahtına kurulur.
Yapılan araştırmalara göre 'seküler' insan hayatının 23 yılı uykuyla geçmektedir. 4 yıl yiyerek geçirilirken, tükettiği yiyecek miktarı 10 fil ağırlığındadır. Doğal olarak 1 buçuk yıl ise tuvalette harcanmaktadır.
Garipsenecek bir durum yok. İnsan hayat için gerekli yiyecek ve konforu elde etmek için çalışmak zorundadır. Bunun için ortalama 10 yıl iş hayatına tekabül eder. Küçük detaylarda bir çok uğraşı karşımıza çıkar. Örneğin ev hanımları ömrün 3 yılını bulaşık 3 yılını yemek yaparak geçirir. Formda kalmanın bedeli ise oldukça ağırdır. Kimi hanımlar ömürlerinin 10 yılını zayıflamak için harcarlar. Aylarca zaman alan benzer birçok ayrıntı var. Liste uzayıp gidiyor.
Son dönemde ise tablo değişmeye başladı. Cihazla geçirilen zaman ruhun inşirah alanını daha çok azalttı. 1990'dan sonra dünyaya geldiyseniz hayatınız dijital serpintiye maruz kalacak demektir. Ömrünüzün en az 10 yılı teknoloji kullanımı ile geçer. Sadece gençler mi artık bütün yaş dönemleri bağımlılık riski altında. Eğlence teknolojisi insanın haz algısını bedenden zihine doğru transfer etmektedir. Zihinsel/duygusal takılmalarla birlikte bağımlı insan kültürü yaygınlaşmaktadır.
Bu tablo bize neyi anlatır? Günümüz insanının beden ötesi manalara yönelik ilgiler geliştirme imkanı azalmaktadır. İnsan gündemi giderek agresif etkiler altında girmektedir. Beden hazlarından sonra dijital alana takılmak kaçınılmaz bir hayat tarzı haline geldi. İhtiyaç ya da zaman geçirme güdüsüyle yöneldiği etkinlikler onun zihin dünyasını inşa ediyor. Farkında olmadan girdiği bu dünyada beden konforuna yönelik çaba harcarken öte yandan her an cihaza bakma dürtüsüyle zaman geçiriyor. Ruhun yükseleceği bütün alanlar işgal altında.
Ramazan bu kuşatmayı yarmak için gelir. Beden prangalarını çözer. İnsanı ruhun kontrolüne sokar. Bir değirmen ya da mutfak robotu olmanın ötesinde soluk aldırır. Ruh ve gönül doymaya başlar. On bir ay beden çarkında can çekişirken Ramazan bir manivela ile bu çarkı durdurur. Gözler ufka dikilir.
Ramazan az ile yetinerek güçlü kalmanın hikayesini anlatır. Kavuran bir susuzluk içinde nehirden geçerken tatlı sudan bir avuç içmeniz gerekebilir. Her insan bir dünyadır ve çatışma alanıdır. Az tüketenlerin yükleri hafif olur ve rahat vuruşurlar. Talut ile Calut'un hikayesinde olduğu gibi.
Talut'un ordusu bir nehirden geçecekti. 'Talut askerlerle beraber ayrılınca: Biliniz ki Allah sizi bir nehirle imtihan edecek. Kim bir avuçtan fazla içerse benden değildir. İçlerinden pek azı müstesna hepsi ırmaktan içtiler. Talut ve iman edenler ise beraberce ırmağı geçtiler. Suya kanarak içenler- "bugün bizim Calut'a ve askerlerine karşı koyacak hiç gücümüz yoktur" dediler. Allah'ın huzuruna varacaklarına inananlar ise, "nice az sayıda bir birlik Allah'ın izniyle çok sayıdaki birliği yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir" dediler.'
Kurtubi, nehri dünyaya benzetir. 'Nehirden doyasıya içen kimse dünyadan pek çok şey ele geçirmek isteyen kişidir. Nehirden içmeyi terk eden kimse dünyaya karşı rağbet göstermeyendir. Eliyle bir defa avuç alan kimse ise, dünyadan ihtiyacı kadarını alan kimseye benzer'
Her şeyin bir hikmeti ve anlamı var. Hikmet bazen zıt ilişkilerle karşımıza çıkar. Kendi hakkı tadımlık olduğu halde doyasıya tüketmek isteyenler güç kaybederler.
Birçok zaman az ile çok arasında zıt anlamlar var!