Psişe Şeytanın Etki Alanıdır

İnsanı gölge gibi takip eden şeytanı tanımadan, insan psikolojisini anlamak ne kadar mümkün? Büyük düşünür Schoun şöyle diyor. 'Psişik alan yani iç dünyanız şeytanın özel etki alanıdır.'

Kimdir bu varlık? Beyin nöronları arasına yerleşmiş bir tümör mü? Ya da seratonin salgısına engel olup, kişiyi keyifsiz kılan bir enerji dalgası mı? Kalbe hücum eden ya da damarlarda dolaşan bir 'yuvarlar' madde mi?

Şeytanın hünerleri saymakla bitmez. Neler mi? Analiz edelim, psikolojinizde ne ölçüde pay sahibi imiş siz karar verin.

Başta insan ilişkilerinde belirleyicidir. İnsanlarla sürtüşmenizde onun kışkırtması vardır. İnsanlarla ilgili kanaatlerde kötü bir portre çizer. İnsan ilişkilerine dahil olduğu için duygu kontrolü yapamazsınız. Olmadık yerde patlarsınız. Birinin kalbini kırdığınız anda, onun nefesi ensenizdedir.

Onun ustaca başardığı en önemli şey suçu başkasına yüklemektir. Üzerinize toz kondurmaz. "Haklı olan sensin, baksana adam ne kadar cüretkar" gibi replikleri tekrarlayan usta oyuncudur.

Başınıza gelen belalarda, ortağı olan nefsle birlikte plan kurarlar.

Karamsarlığınıza neden olur. Pesimist düşüncelerin mimarıdır. Gelecekle ilgili kaygılarınızda senaryo yazar. Geçiminizin kötüye gideceği endişesini içinize atan odur.

Stres, evet stresli olduğunuzda kan dolaşımını hızlandırır. Neye uğradığınızı şaşırırsınız, yok yere heyecanlanırsınız, bir yerlere yetişme telaşında damarlarda dolaşır. Mesela neden arabayı hızlı kullandığınızı bilemezsiniz. Halbuki hızla yetişmeniz gerekmez. Onun iyi bir stresör olduğu bilinir. Modern zamanlarda ortaya çıkarak insanın başına tebelleş olmuştur. Yakını uzaklaştırır, kaygı denilen dipsiz kuyunun başında bekler. Siz daha ne olduğunu anlamadan kara bulutları tepenizde gezdirir.

Kafası, insanlar hakkında zan oluşturmaya çalışır. Size karşı yapılan tutumlardan kötü yorumlar çıkarmak onun görevidir. Size yönelik bir sözden en absürt anlamlar çıkartır. Sizi insanlar arasında yapayalnız bırakır.

Bir başka uğraşı alanı benliktir. Narsisist insanların kanında şer yuvarlayan bir madde gibidir. İnsanları küçük gösterir gözünüzde. Adem peygambere yaptığını size de yapar. 'Ben' dedikten sonra ardından krallığınızı ilan eder. Kimsenin sizi anlamadığından dem vurur. İnsanlar aslında sizin bir kuklanız olduğunu haber verir. 'İnsanları kullanmak' onun fikridir.

Pişmanlık mı? Evet pişman olduğunuz her işinizde bir öncüldür. Gayya kuyusunda abı hayat olduğunu telkin eder, ardından sizi çukura iter. Özellikle şüphe duyduğunuz her işinizde "sorun etme, kim olsa balıklama dalar" sözünü size etiketler. Bu mantıkla hareket edince, hak ve adalet sınırları artık sizin yorumunuzla belirlenir. Her şüpheli işe bir yorum getirir, her sakıncalı işe cüret ettirir.

Pişmanlığın öteki yüzü olan kararsızlık da onun sevdiği işlerdendir. Tercih ve kararlarda pay sahibidir. Bazen tabii olarak bir karar verdiğinizde iki seçenek arasında yüzde elli, yüzde elli ortada kalırsınız. Bu psikolojiniz tam ona göredir. Bu ikilemden bunaltı çıkarır. En kötüsü kararsızlık olduğu halde, size her seçenekle ilgili olmadık kötü sonuçlar çıkartır. Bazen bir tercihiniz ağırlık kazandığında karar verdikten hemen sonra geri döndürmek için elinden geleni yapar.

Şeytanın iyi bir psikoloji senaristi olduğuna dair yazmakla bitmeyecek özellikleri vardır. Bunlar arasında en önemlilerinden biri de, bir zorlanma karşısında ya da bir soruna karşı içgörüyü yok ederek 'içkörü'ye davet etmesidir. Bir travma ya da problemde direncinizi kırarak, muhasebe yapma imkanınızı elinizden alır. Size alkol almanızı, madde kullanmanızı, olmazsa intihar etmenizi ister. Yani zorlandığınız her durumda size avunacağınız bir alan açar.

Yaşadığınız cilvenin anlamını bulmanız, imtihan olarak değerlendirip, hikmetlerini düşünmenize mani olur. Sorunun sizde uyandırdığı mananın üstünü örtmenizi telkin eder. Kara deliklerden gelen bu sesler sarhoş edercesine birer tesellidir. Egonuzun hoşuna giden, haz veren takılmalara davet eder ve kısa mutluluklar sunar.

Şeytanın ne denli psikolojinizde yer alıyor işte tablo böyle.