Bayram Ayaz
25 May 2017
Her dönemde ve her toplumda öne çıkan bir aile tutumu vardır. Toplumun eğilim gösterdiği tutum aileler tarafından benimsenir. Günümüze baktığımızda öne çıkan, koruyucu ebeveyn tutumudur.
Her dönemde ve her toplumda öne çıkan bir aile tutumu vardır. Toplumun eğilim gösterdiği tutum aileler tarafından benimsenir. Günümüze baktığımızda öne çıkan, koruyucu ebeveyn tutumudur.
Peki, koruyucu ebeveyn tutumu nedir? 'Aşırı koruyucu anne baba tutumunda çocuk aile içinde çocuktan öte bir önemde ve konumda tutulur. Bu tutum, çocuğu aşırı kontrol etmeyi ilke olarak benimser. Anne-baba çocuğa ilgisinde ileri giderek ailenin merkezine çocuğu yerleştirir. Aşırı kontrol nedeniyle kendilerine bağımlı olmalarını sağlarlar. Böylece çocuk birey kimliğinden yoksun, kendine güvensiz bir kişilik edinir. Kendine yeten, bağımsız bir kişi olmasına imkan tanınmamıştır. Koruyucu tutumu benimseyen ailede yetişen çocuk, yetişkinlik döneminde de dıştan denetimli bir kişi olabilir. Aile içinde ve dışında, sosyal çevreye uyum sorunları vardır. Aşırı korunan, her davranışı hoş karşılanan çocuklarda gelişen bağımlılık duygusu, onların girişimcilik yeteneklerini olumsuz etkiler. Hayat boyu bir otorite ya da dayanabilecekleri bir güç arayışında olurlar!
İlginçtir, katı, otoriter veya ilgisiz anne babaların çocukları da gelecek yaşamlarında 'özne' kimlik geliştiremezler. Aile tablosunda bu tür eğilimlere rastladığım vakalarda, özellikle problemli anne tutumlarının erkek çocuklarda kimlik ve kişilik sorunları doğurduğunu gördüm. Anneye bağlanma sorunlarının yaşandığı, anne sütünün ve bakımının yetersiz verildiği çocukların kendine güvensiz oldukları bilinen bir gerçektir. Baktığımızda, emzirilen çocuğun midesi doyarken, anne kucağından kalbine akan sevgi ve güven duygusu onun ruhunu beslediğine tanık oluruz.
Erkek ergenlerde davranış bozukluğu ile başvuranlarda gördüğüm öncelikli sorun; anne iletişim sorunları. Özellikle erkek çocukların annenin aşırı koruyucu olması, helikopter gibi gözetlemeleri çocukları bunaltıyor. Kültürel bir yaygınlık gösteren bu anne tutumunda iki konu öne çıkıyor. Dijital cihaz kullanımı ve akademik başarı. Her iki konuda da annelerin gözlemleme kolaylığı, onların bu tutumu öğrenmelerine yol açmaktadır. Günümüz ebeveynler gözleri ve zekaları ile sonuç almaya odaklandılar. Düşünme, anlam çıkarma ve hikmetle bakabilme becerisi körelmeye başladı. Baş gözüyle baktığına, aynı zamanda kalp gözüyle görebilme endişesi taşıyan ebeveynler çözüme daha yakın.
Aşırı koruyan, otorite kuran, katı, reddedici tutum sergileyen ve ilgisiz anneleri uyarıyorum. Erkek evlatlarınıza acıyın ve bu tutumuzdan vazgeçin. Bugünkü tavrınızın yarın hangi sorunlara yol açacağını görmeniz zordur. Erkek çocuklarınız öne çıkan bir anne tutumundan olumsuz etkileniyorlar. Onlara önceki kuşak annelerin çoğunda gördüğümüz rolü sergileyin: Sadece anne ve kadın rolünde kalmak. Yalın, yapılandırılmamış, müşfik, eşine karşı dominant olmayan, çocuklarına sevgiyi ve disiplini birada veren annelik rolü. Eşinden rol devşirmeyen, onun sorumluluk alanına girmeyen, eğer çalışmıyorsa ekonomik konularda obsesyon sergilemeyen anne tutumu erkek çocukların ruh sağlığını besler. Bırakın erkek rol modelini babalarından edinsinler. Böylece sağlıklı evlilikler kursunlar ve rol karmaşası yaşamayan babalar olsunlar.
Bir annenin çocuğuna sergilediği tutumun gelecekte varacağı yeri kestirmesi zordur. Büyük fotoğrafta kendi konumunu göremediği için acemilik gösterebilir. Aşırı ilginin baskı oluğunu, gencin kimlik edinme sürecine zarar verdiğini kaçırabilir. Kimlik edinme sıradan bir sorun değildir. Dominant karakter anne gölgesinde yetişen erkek çocukların kimlik sorununu rehabilite etmek zor bir uğraşıdır. Çünkü beden yapısı gibi kişiliği de biçimlenmektedir.
Bununla birlikte askı altındaki çocuğun davranış bozukluğu bazen gözlenemez. Hatalı ebeveyn tutumu nedeniyle günümüz çocukları ve gençleri teknoloji bağımlısı olmaktadır. Madde bağımlısı, cinsel sapmalar ya da suça yönelen çocuklar kadar teknolojiyi aşırı kullanan çocukların aile tablolarında tutum hataları vardır. Her ne kadar artık kültürel bir bağımlılık eğilimi olsa da koruyucu annelerin çocukları daha yatkındırlar. Tekno-bağımlı erkek çocuklar, evde bunaldıklarında kaçış alanı olarak sosyal ağları tercih ediyorlar. Anneler ise 'korumaya' devam ediyorlar. Ama neyi?