Her alanda bir değişim var. Bugüne kadar yaşanan değişimlerin sonuçları önümüzde. Devasa birikiminden işe yarar çıkarımlar yapmalıyız.
Gençler değişimin öncüleridir. Yetişkinler de onların aynaları. İki kuşak arasında değişimin kontrolü bu güne değin böyle sağlandı. Bugüne baktığımızda ayna rolünde ve aynaya bakmada sorunlar var. Gençler için bağımsızlık duygusu, aldıkları nefes kadar tabii bir hak. 'Bence' ile başlayan ifadelerinde, her konuda bir bakış geliştirmeleri dikkat çekiyor. Görüşlerini beyan ederken referans ileri sürmeye gerek duymuyorlar. Zekaları var! Evet sadece zekaları ile her işin üstesinden gelmeyi kafalarına koydular.
"Ben öyle düşünmüyorum", "bana kalırsa" ve "bence" ile başlayan cümlelerde daha rahatlar. Yetişkinlerle diyaloğa açık değiller. Zira anlaşılmama , eleştirilme ve sorumluluk hatırlatma gibi tatsız durumlarla karşılaşmak mümkün. Onların sorunu yetişkinler tarafından yetersiz karşılanmak.
İç yapıdaki hızlı değişime, baş döndürücü çağ değişimi ekleniyor. Bir yandan yetişkinlerin aidiyet beklentisi öte yandan içinde bulundukları kültürün egosantrik çağrıları. Gençliğin bugünkü bunalımı önceki çağlardan farklı. Melez bir kimlik var önlerinde. Kendi değerlerini referans almak istiyorlar. Fakat küresel kültür onların kendilerini yormadan benlik sunumu yapacakları alanlar açıyor. Anne ve babalarının davet ettikleri alan, internet bağlantısı olmayan cep telefonu gibi.
Kendi refleksleriyle bir şeyler üretmeleri sorunu çözecek. Gizilgüç değil bu, mevcut yapıları yeterli. Kendilerini olduğu gibi ifade etmek, emek harcamak, başkalarının hayatına bir soluk taşımak, yaşam becerileri geliştirmek ve ayakları üzerinde durmak. Çalışmak ve yorulmayı öğrenmek.
Günümüz gençleri bunun gibi emek harcanarak elde edilen kazanımlara sıcak bakmıyorlar. Kendini geliştirmek için rehber edinmek, öğüt almak, danışmak ve değerler manzumesine bağlı kalmayı doğru buluyorlar. Ancak doğru buldukları bu değerler ders kitabından pasaj okumak kadar ilgi uyandırıyor. Heyecan duymadıkları ve kendilerine güvenleri olmadıkları için bu riskli alandan uzak duruyorlar.
Duygu eşiği yüksek heyecanlar onların bütün zamanını işgal etmiş durumda. Bu nedenler canları sıkılmadan günü güne ekliyorlar. Can sıkıntısı iki kuşak arasındaki değişimi anlamak için önemli bir parametre. Nedir can sıkıntısı?
Ruhu mayalayan duygulardan biridir can sıkıntısı. Düşünce çarkı can sıkıntısıyla işler. Marazi bir duygu değil; 'oluş' yolunda yanarak kıvama gelmektir. Can sıkıntısı bazen, arkasından güneş beklenen bulut gibi çöker aman güneş huzmeleri belirmiştir. Kimi zaman da çarmıha gerilir gibi kemalat yolunda bir müddet esir düşer kişi. Ruh, bu demlerde kabz haliyle balçık gibi pişer.
Canı sıkılan insan bir doğuma gebedir. Bir düşüncenin, bir yeni halin habercisi gibi. İnsan doğuran bir varlıktır. Ruh da doğurur. Ruhun dalgalandığı dünya gözlenen dünyadan ötededir. Tarihe adını yazdıranların çoğu çile adamıdır. Değişim sancısı ile başları derttedir. Ruhları köleleştiren paradigmaya savaş açarlar.
Bugünkü gençler can sıkıntısı imkanını kaçırdılar. Onların can sıkıntısı savan cihazları var. Anlam boşluğu ve kimlik arayışını erteleyen, benliklerini rahatlıkla tasarladıkları bir alanda, kendilerini zorlamaya ihtiyaç duymuyorlar.
Anlam boşluğu can sıkıntısına yol açarken, kısa yoldan sanal ağlarda avunan gençler bu bastırma biçimini öğrendiler. Her boşluk ve anlamsızlık atağında yeniden sanal alana dalıyorlar. Öyle görünüyor ki mobil avuntu cihazlarının oyalama özelliği can sıkıntısının panzehiri. Can sıkıntısı bu şekilde bilinç düzeyine çıkmadan daha derine bastırılacak. Can sıkıntısı ile düşünme, yol bulma, beceri ve yeteneklerini ortaya çıkarma imkanını yok eden bir yola girilecek. Böylece daha sınırlı donanıma sahip kuşaklara tanık olacağız.
Çok geç olmadan bu oyunu bozalım. Gençlerimizi bir değer etrafında düşünmeye, insan için hayal kurmaya, aidiyetle birlikte bağımsızlığa ve iç değişim için can sıkıntısına davet edelim.
Comments